15 Aralık 2012 Cumartesi

Kayıp Şehir (8)

8.Bölüm : İleri Teknoloji ve Entrikalar - II

(not: Bu yazı ,bir dizi hikaye olmasından dolayı hikayeye 1. bölümden başlamanızı tavsiye ederim)


Yatağıma uzanmış düşünceler aleminde bir buradan bir oraya zıplıyorum.Hatırlayamadığım evime, gelene kadar geçirdiğim yolculuğun mazisi takılıyor bir ara.Dostum Altı'ya göre sıradan, bana göre heyecanlı o yolculuk. "vavv" diye haykırıyorum kendi kendime. Gözlerim bir yere sabitlenmiş aklımla tekrar yaşıyorum o yolculuğu. İlk olarak yürüyen yoldan inip yerden 3-4 kilometre yüksekteki evime varmak için ,evimin altındaki fırlatma rampasına binişimi hayal ediyorum.Özel bir kafesin içinde neredeyse saatte Beş yüz kilometre hızla yükselişimi hissediyorum. Heyecan doruklarda...

Bütün hayal alemi değişik bir ses tonuyla gelen elektronik bir ses ile bölünüyor."kapı çalıyor,gelen kişinin kimlik bilgileri taranıyor...kişi bulundu. Gelen kişi 718496005... kapı açılmasını onaylıyorsanız -evet-,gelen kişi sizin için tehdit oluşturuyorsa -kilit-,polis çağrılmasını istiyorsanız -polis- diyebilirsiniz,evde olmadığınız numarası yapılması için lütfen ses çıkartmayınız " . Seslice gülmeye başlıyorum elektronik ses buna karşılık tekrar konuşmaya başlıyor: "konuşmalarınız değerlendirilip, uygun komut bulunamadı.İsteğinizi tekrar söyleyiniz yada evde olmamış numarasına devam etmemiz için lütfen sessiz olunuz". Evde stand up şovu var.Bu sefer içimden gülüyorum aynı zamanda eve sesleniyorum."evet kapıyı açalım lütfen" .

Yeni kodlu gelen kişi acaba kim? "Yeni birileriyle tanışacağım.Tabi o beni daha önceden tanıyor bunu unutma HiD" diye kendime sesleniyorum. Bu arada kulaklarım, akıllı evin misafirimi karşılama seslerini ve onu yönlendiren konutlara dikkat kesiliyor. Aynı zamanda önüme yansıtmalı bir ekran geliyor.Elle tutulur bi tarafı yok bu ekanın.Gelen kişinin aynı ebatlarda 3 boyutlu görüntüsü ile canlı canlı takip ediyorum."İşte benim kayıp şehrim " diyorum heyecanla. Gerçekte öyle mi ki? Bu şehir, bu teknoloji beni derinden etkiliyor doğrusu...

Bu evin yapabileceği kabiliyetinin daha fazla olduğunu hissediyorum ve hayal gücümü çalıştırıp eve soruyorum: -Ev ,gelen kişiyi tanımla.
2-3 saniye sonra akıllı ev cevap veriyor:
-Komut alındı değerlendiriliyor.Cevap bulundu.Tanımlama süresi 1 saat 40 dakika 23 saniye sürüyor.Tanımlamanın başlamasını istiyorsanız evet,daha kısa ve sizinle ilgili bilgiler öncelikli olması için -kısa- kelimesini tercih edebilirsiniz.
-Kesinlikle -kısa- olsun.
-Komut alındı.Kelimeler seçildi.Kişi tanımlanıyor.Gelen kişi sizin sekreteriniz yaşı 26.Evli değil.Adı 718496005. Sizin ona hitabınız -diktatör-.

"Patroooon" sesleri uzun hava gibi kulağıma ulaşıyor.Ses oldukça yumuşak ve bir o kadarda kışkırtıcı.Bu ses tonunda etkiliyici bir cazibe yatmadığını söylemek büyük bir yalan olsa gerek.Ve şimdi iletşim zamanı:

-Evet sevgili diktatörüm hoşgeldin.
-Hoşbulduk demeli miyim? bilemiyorum patron.Bugün sabahki toplantınız...!! sizin gecikmenizden dolayı akşam saatine kaydırıldı ve size nedense ulaşamıyorum.Son bir kaç gündür bir değişim var sizde. Sekreteriniz olarak benimle paylaşmak istediğiniz bir durum var mı?

Düşünüyor numarası yapıyorum. Sonra sekreterin gözlerine dikkatlice bakıp "Elbette bir durum olursa bundan ilk senin haberin olur.Bundan şüphen mi var sevgili diktatörüm".Bu sözümden sonra diktatörün gözlerinin içi gülüyor.İçimden "waw seni gidi büyük yalancı"diyorum kendime.Henüz çözemediğim bir durumu kimseyle paylaşamam.Ben nasıl bir şehirdeyim ve bu insanlar beni nasıl tanıyor olabilir? Acaba bir ikizim olabilir mi? Sorular ardı sıra sıralanıyor...

Kendi içimdeki muhabbet sekreterin sesiyle kesiliyor."Eğer bir beş dakika daha gecikirsek şirketten birlikte kovulacağız.Yetişmemiz gereken bir toplantımız var patron hadi hazırlanın lütfen".Bu ses tonu gerçekten tam bir diktatör bana karşı,neden bu ismi vermiş olabileceğimi çok net kestiriyorum.

Şehrin en büyük , en modern ve en büyük binasının önündeyiz.Büyük harflerle Holding adı " HİD" olarak yazıyor.Kendimle konuşuyorum "ben bu şirketin sahibi değilsem kesinlikle bir ikizim var.Benden başka bu ismi kim kullanır ki?".Bina girişindeki güvenlikten danışmanlara kadar herkesle selamlaşıyoruz.Sanırım burada seviliyorum insanlarım yüzüme karşı gülümsemelerinden çok net anlaşılabiliyor bu durum.

Sekreterin gösterdiği yoldan hızlı adımlarla ofisime doğru ilerlerken diktatör önceden aldığım ince noktaları bana hatırlatıyor.Kulaklarım onu dinlerken gözlerimle etrafı tarıyorum.İki adım sonra bir köşe dönüşünü daha geçeceğiz.Attığım son adımla köşe dönüşü, zaman durma noktasına geliyor.Tam karşımda ellerinde dosyalar ile yüzüme gülümsüyor...

Bee...Beee...Beey...Beyazım!!!


To be continued...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder