9 Eylül 2012 Pazar

Kayıp Şehir (6)

6. Bölüm: Tünel

(Not:Bu yazı, bir dizi hikaye olması sebebiyle, hikayeye 1. bölümden başlayıp dahil olmanızı tavsiye ederim...)

Bugün korku şehrindeki altıncı günüm.Pansiyondaki hikayeyi dinlediğim gün, dışarı adımımı atar atmaz şiddetli bir yağmur beni bekliyordu.O günden beri yağmurun durmasını bekliyorum.Ama yağmur hergeçen gün şiddetini daha da arttırdı.Sanki beni yıldırıp vazgeçirmek isteyen bir güç var gibi.Ama benim teslim olmaya niyetim yok.Bu yolda karalıyım,bu yolda cesurum.

Derin boşluğun başındayım,yanlızım.Yağmur suları dizlerime varmış halde ve debisi hiç azalmıyor.Islanmadık bir nokta yok üzerimde.Gözlerimi bile tam açamıyorum.Yağmur şiddetli,çok şiddetli....İnsanlar evlerine hapsolmuş,hava yağmura teslim olmuş durumda.Tüm şehir korkunun esiri...Bir istisna ile; bende korkunun zerresi yok.

Tüm dikkatimle hedefe odaklanmış haldeyim.Derin çukur öylesine uçsuz bucaksız görünüyor ki uzayın karadelikleri gibi ne gelirse içine yutacak halde bekleyişte.Biraz sonra bu yutan canavara bir yemek göndereceğim: Kendimi...

Şehirden satın aldığım upuzun ipin,bir ucunu toprağa çaktığım kazığa bağlıyorum.Diğer ucunuda belime bağlıyorum.Yavaş adımlarla kendimi aşağıya doğru sarkıtıyorum.Yağmurun şiddeti dolayısıyla bütün şehrin suları bu derin çukurdan aşağıya doğru akıyor.Sanki bir şelaleden aşağı inmeye çalışıyor gibiyim.Tabi bu şelalenin suyu fazlasıyla çamurlu.Aşağıya düşmenin yanı sıra boğulma tehlikesiylede karşı karşıya kalıyorum.Zorluk üstüne zorluk.

Tedbirli davranarak yavaş ve dikkatli bir şekilde tüm kararlılığımla ilerliyorum.Bir an ayağım kayıyor.Ani bir hamle ile ipi sıkıca kavrıyorum.Eğer bu ipi bağlamamış olsaydım çukur için lezzetli bir yemek olacaktım.Neyseki durumu toparlıyorum.Kalbimin çarpması normale dönene kadar bulunduğum noktada bir süre bekliyorum.

O an aklıma bir düşünce takılıyor.Cesur amcanın pansiyonunda, odamda geçirdiğim zamanı hatırlamadığımı farkediyorum.Bu şehre geldiğimden beri her anı saniyesi ile hatırlamama rağmen,odada geçirdiğim 10 dakikalık zamanı nasıl geçirdiğim ve ne yaptığımdan bi haber durumdayım.Öncesinde korkularım ile yaşarken odadan çıktıktan sonra cesur oluşumun sebebi neydi? Tüm heyecanım ile hedefe odaklanmış iken bu önemli noktayı nasıl kaçırmış olabileceğimi düşünüyorum.Çok bilinmeyenli bir denklem gibi... Çöz çözebilirsen.

Sandığımdan daha zor olmaya başladı bu yolculuk.İpi sıkmaktan ellerim uyuşmuş,hissizleşmiş.Ama dinlenecek bir dakika bile mevcut değil.Bir an önce bu tünelin sonunu görmeli ve oraya varmalıyım.Biraz daha inince ipin beni götürebileceği son noktaya getirmiş olduğunu farkediyorum.Ya ipsiz yola devam edeceğim ya geldiğim yere geri döneceğim.İki seçenekte de imkansızı oynayacağım.Görünen iki seçenek olsada benim için tek bir seçenek var.Hedefe kitlenmiş ok geri döner mi hiç?Ölü yada diri her türlü hedefe varacağım hedefe kitlenmiş bir ok gibi...

Tüm yorgunluğuma,bir an duraksamayan yağmura,ve dikliğinden bir parça eğilmeyen bu yamaca rağmen tempomu daha da arttırıyorum.Her şey o kadar iyi gidiyordu, ta ki ikinci kez ayağım takınala kadar.Ellerim tutacak bir boşluk da yakalayamadı.İşte şimdi tüm hızımla sırt üstü boşluğa doğru düşüyorum.Hem heyecanım hem korkum benimle birlikte düşüyorlar. Ve ben bulmacanın eksik parçasını o an fark ediyorum.Yüzümde bir tebessüm...ve tüm hızımla düşüyorum...

devam edecek....

6. Bölüm Sonu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder