27 Temmuz 2012 Cuma

Kayıp Şehir (5)

5.Bölüm: Korku Şehri

(Not:Bu yazı, bir dizi hikaye olması sebebiyle, hikayeye 1. bölümden başlayıp dahil olmanızı tavsiye ederim...)

Yeni bir şehrin girişindeyim.Her hareketi yavaşlatılmış gibi en ince ayrıntısına kadar farkedebiliyorum.Kalbimin atış hızını bile derinden duyuyorum.Heyecan ile korku arasında kalmış, bir adım korku hissine daha yakın gibiyim.Alnımdan akan terlerin, kaşlarımdan süzülerek, yanaklarımı sıyırıp, çenemden yere doğru düşüşünü aralıksız kaydediyorum.Her geçen dakika, parça parça korkuya teslim oluyorum.Geri dönmeyi düşünüyorum bir ara.Korkuya karşı sırtımı dönmek daha da korkutuyor beni.Görmek,görememekten bir nebze daha cesur yapıyor belkide.

Şehir dışardan göründüğünden daha büyük.Sınırlarını gözle çizmek zor.Şehrin tam orta yerinde neredeyse şehrin yarısı kadar büyüklükte bir çukur var.Evler bu çukurun etrafında bir çember oluşturur gibi dizili halde yapılmışlar.Şehrin üzerinde kara bulutlar dolaşıyor.Ama tek bir yağmur tanesi yok, yere düşen.Bu şehrin insanlarının yüzündeki korku hissini farkedememek, neredeyse imkansız.

Şehrin içinde dolaşmaya başlıyorum.İlk planım kalacak bir yer bulmak.Yürürken, gözlerim kalacak bir mekan arıyor.İnsaların hepsi bu şehrin yabancısı olduğumu anlamış gibi beni süzüyorlar.Yabancılardan çekiniyor olmalılar.Hangi birine yanaşıp, selam verecek olsam,adımlarını benden uzaklaştırıyorlar.Onlar kaçtıkça, üzerlerine gitmek yerine, bende adım adım geri kaçıyorum.Kimseye danışmadan, yanlız başıma kalacak yeri aramaya başlıyorum.Bütün yapılar birbiri ardınca geldiği için gözden kaçırabileceğim bir ev neredeyse yok gibi.


Yirmi dakikalık yürüyüşün ardından gözüme bir "pansiyon" yazısı çarpıyor.Kapıyı çalıp, giriyorum.İçerde yaşlı bir amca yüzüme gülümsüyor.İlk defa bu şehirde biri korkmuyor!Ya da korkusunu gizlemeyi başarıyor.Selam verip amcanın yanına doğru iyice yaklaşıyorum.Amca ilk önce bana, "hoşgeldin evlat" diye karşılık veriyor.Yanına yaklaşınca yüzüme doğru dikkatlice bakıyor."Sende herkes gibi korkuyorsun evlat" diyor.

Amcaya kendimi tanıtıyorum önce.Ardından ismini soruyorum.Bütün baskın ses tonları ile cevaplıyor: "Cesur".Kalacak oda soruyorum.Bana yolu gösteriyor.Merdivenleri adım adım çıkarken,içimdeki ürpertinin artışı hissediyorum, iliklerime kadar.Merdiven koridoru sanki bu şehir ismine özel yapılmış gibi,ürpertici tablolar asılı.Kalacağım odanın kapısına yaklaşıyorum.Kapı yavaşça açılıyor...

Bir aslan kafesi duruyor karşımda.Ellerim arkadan,sıkıca bağlanmış halde, sağımda ve solumda iki adam omuzlarımdan tutuyorlar beni.Bir kadın tüm çirkinliği ile gülümserken, kafesin kapısını açıyor yavaşça.İki adam zorla içeri doğru götürüyorlar.Kafesin içindeki aslan avını bekler gibi kükrüyor.İki adam kafesin içine doğru ittiriyorlar beni ve çirkin kadın kafesin kapısını kapıyor üzerime.Her şeye rağmen cesur olmaya çalışıyorum.Demir parmaklıkların ardından yüzümü, beni kafese sürükleyen adamlara ve ona yardım eden çirkin kadına karşı dönüyorum.Yüzümdeki korku ifadesini görememek sinirlenmelerine sebep olmuş gibi.Yüzleri bu duyguyu açıkça ele veriyor.Arkamdan omzuma doğru bir pençe hissediyorum...

Cesur amca "evet evlat burası kalacağın oda" diyerek, omzuma dokunuyor.Teşekkür edip içeri giriyorum.Yarım saat istirahat edip, tüm gücümü toparlıyorum.Hemen ardından odandan çıkıp korku tüneli gibi olan merdivenlerden aşağıya Cesur amcanın yanına varıyorum.

Sohbetimizin yarıda kaldığını Cesur amca da biliyor gibi,"gel evlat konuşalım,merak ettiğin soruların var gibi" diyerek içimi okuyor adeta.Söz sırası bende olmasına rağmen Cesur amca tekrardan söze giriyor."Buraya senin gibi gelen yabancılar tanıdım.Hepsinin uğradığı tek pansiyondur burası.Buranın insanları korkuyor evladım.Bir zamanlar benimde korktuğum gibi...".Söz sırası şimdi bana geçiyor,"Korkunun sebebi nedir?"diye atılıyorum.

Uzunca bir sessizlik hakim sürüyor.Cesur adamın konuşmasını bekliyorum.O geçmişe dönmüş gibi içinde yaşadığı duyguları canlandırıyor.Bunu acıyı ve sevinci yaşar gibi farklı mimik hareketlerinden çıkartıyorum.Ardından yüzüme bakıp konuşmaya hikayeyi anlatmaya başlıyor:

"Burası korku şehri evladım.Burdaki bütün insanlar korku ile yaşarlar.Korkunun nedenini kimse tam olarak söyleyemiyor.Sadece,şehrin ortasında büyük bir boşluk var,senin de gördüğün.Bu uçsuz bucaksız derinlikte çukurun korkunun nedeni olduğu dillerde dolaşıyor.Bende buna inanıyorum evlat.Bu şehirde, benim gibi korkusunu yenen insanlara cesur ismi veriliyor.Ve her Cesur, bu çukurun içine doğru gidip bir daha gelmiyor.Tabi senelerdir benden sonra yeni bir Cesur da çıkmadı.Ben bu şehrin son Cesur adamıyım".

"Peki ya sen amca,sen niye gitmedin?"diye soruyorum.Heyecandan sorduğum sorudaki kelime dizilişlerinin farkına yeni varıyorum.Kurduğum cümle sebebiyle kızarmaya doğru başlıyorum.Ama,Cesur umursamadan devam ediyor konuşmaya:"Bir zamanlar kalbimin yarısı dediğim bir kraliçem vardı.Cesur ismini hak ettiğim zaman,O çukura gitme heyecanıyla tutuşurken,kraliçem gitmemem için bütün çabasını harcadı.En son gideceğim gün korkusuna yenik düştü.O günden sonra Cesur ismini alıp, o boşluğa gitmeyen tek kişiyim.Hala merakım var.Her gün beni oraya çağıran bir güç var.Ama burda kaybettiğim kraliçemin gücü kadar değil".

Dünya yaşamında sahip olunabilecek bir çok güç vardır;para gücü, kuvvetli bir vücut gücü,bilgi gücü.Ama ilk defa farkettiğim yeni bir gücün etkisine girmiştim o an: Sevgi gücü.Aklıma kararsızlar şehrinde bıraktığım Beyazım geldi.Beni o şehirde o kadar süre tutan da sevgi gücü değil miydi? Sevgi de diğer güçler kadar güçlüydü,belkide en güçlüsü...

Cesur amca sırtımı sıvazlayıp,"Belki on seneden fazla bir zaman sonra, ilk defa Cesur ismini alacak,benden sonra birini görüyorum.Yüzündeki korku ifadesi silinmiş.Artık,sende Cesursun.İçinde bir merak oluşmuş olmalı.Seni tutacak kimse yoksa, sende diğer cesurlar gibi gideceksin o boşluğa.Umarım gittiğiniz yer iyi bir yerdir evladım"

Son cümlesini tamamlayan Cesur amcanın, söylediklerini düşünmeye başladım.Evet gerçektende o boşluk,belki aradığım kayıp şehrin olduğu yere gidiyordu,belki de derin bir uçuruma.Ama merakım çok ağır basıyordu.Ne olursa olsun gidecektim.Ben bir kayıp Şehir yolcusuydum çünkü...Ve hala o şehir benim için kayıptı.


5. Bölüm Sonu






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder