6 Temmuz 2012 Cuma

Kayıp Şehir (2)

2. Bölüm : Bir Şehir Bir Karar.

Uzun zamandır yoldayım.Yürüdüm,yürüyorum,daha da yürüyeceğim gibi...Vücudum, ringde yere serilmiş bir boksör gibi dermansız kalmış halde.Ayaklarım da ise tarif edilemez bir hissizlik var. Sanki narkoz verilmiş gibi... Güneş ise hala gülümsüyor tüm neşesiyle,o kadar samimi ki, o samimiyeti ısıtıyor bütün bedenimi ve bedenim artık kaynama noktasına gelmiş vaziyette :) Bütün bu zorluklara rağmen içimdeki arayış beni durdurulamaz yapmış sanki.Yürüyorum ,yürüyorum...

Yoluma devam ederken, biraz kendimden bahsedeyim istiyorum müsadenizle: Bir zaman , bir göl kenarında suya baktığımda, suyun bana gösterdiği simayı betimleyeyim. Esmer mi derler ? bilmem ama, kara kaşlı kara gözlü (kahve rengiye de çalıyor azcık gözler dikkatli bakmak lazım tabii :) ve kara saçlı bir çocuğum(bazıları genç diyorlar). Küçükken sarışın olduğumu söylerdi annem. Bunun adı mutasyon değilse adını siz koyun.Ben bulamadım.İsmimi merak edenler olabilir.Ben de tam olarak bilemiyorum. Huysuz İnatçı Deli , Hayalci İnsancıl Doğru,Haylaz İyimser Duygulu gibi sıfat görünümlü üçlemeli isimlerim olarak, farklı söylemler dolaşıyor dillerde. Siz kısaca bana HiD diyebilirsiniz yorulmadan ;)

Ve nihayet bir şehir görüyorum.Kalabalık bir şehir..Acaba serap mı görüyorum yorgunluktan? Aklımın başında olup olmadığını anlamak için dilimi ısırıyorum.Birden beynimde bir şarkı çalıyor Göksel'den Acıyor acıyor...Sanırım dilimi fazla ısırmışım .Neyse ki bir rüyada değilim. Sevinç ve acı iç içe birbirini kucalıklıyor.

Biraz daha yürüdükten sonra, eksi bir tabela 2 seçenek sunuyor bana.İki yön var.İki seçenek de aynı yere varıyor: "Şehr-i Karar" .Artık şehir çok yakın. Bir yol seçip, seyahatimin ilk durağı olan şehre varmama çok az kaldı.İçimde garip bir mutluluk rüzgarı esiyor ve serinletiyor beni...

Artık bir yolu seçmek üzereyim, ama hangisini? Önce sağ yoldan adım atarken, diğer yoldan gitmemekle neler kaybedebileceğim geçiyor aklımdan.Vazgeçip sol yola ilk adımımı atıyorum.Bu sefer ilk seçimimin ne kadar isabetli olabileceğini düşünüyorum.Ya ilk tercihim doğruysa?Aklım karışmış durumda.Böylesine basit bir seçimin neden bu kadar zorladığını da anlayabilmiş değilim.Şimdi iki yolun başında bir heykel gibi dikilmiş bekliyorum.

Zaman hızla ilerliyor... İki yolun başında bekleyeli bir saatten fazla oldu.Ayaklarım bir an önce gitmek istiyor.Aklım,ayaklarımın şartellerini kapatmış,bütün gücünü kesmiş gibi engel oluyor bu isteğe.Sonunda bir karar vermek yerine rüzgarın akışına bırakıyorum kendimi.Önce sağ yola sonra sol yola savrularak yola koyuluyorum.Rüzgar nasıl eserse ben o yöne gidiyorum.

Şehrin giriş tabelasını görüyorum.Büyük ve siyah yazı ile "KARASIZLAR ŞEHRİNE HOŞGELDİNİZ" yazıyor.Sanırım, şehrin büyüsü, hedefimi belirlememle birlikte etkisi altına almış beni.İçimdeki "ben" den biri bana sesleniyor "her şey yeni başlıyor".

2.Bölüm Sonu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder